Prostat Kanseri
Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Kansere bağlı ölümlerde ise ikinci sırada yer alır.
Prostat, erkeklerde bulunan, yaklaşık olarak bir ceviz büyüklüğünde, mesanenin altında yerleşmiş, üreme faaliyetleri için çeşitli salgılar üreten bir salgı organıdır.
Prostat kanseri, prostat dokusunu oluşturan bazı hücrelerin anormal seyir göstererek tümör yapıları oluşturması sonucu meydana gelir. Kanserler, prostatın sadece bir kısmından gelişebileceği gibi birden çok kısmında da gelişebilir.
Genellikle 65 yaş üstünde görülen bu hastalık erken dönemlerinde hiçbir belirti vermeyebilir. Fakat tedavi edilmezse zamanla büyüyerek idrar kanalına baskı yaratabilir. Böyle hastalarda idrar yapmayla ilgili bazı şikayetler meydana gelir.
Nedenleri
Prostat kanserinde en önemli risk faktörleri yaş ve aile öyküsüdür.
Yaş
Prostat kanserinin yaş ile görülme sıklığı artar. 70 yaş üzeri erkeklerin %50’sinde, 90 yaş üzerindekilerin de hemen hemen hepsinde mikroskobik düzeyde prostat kanseri tespit edilmektedir.
Bu nedenle, erken teşhis için 50 yaşın üstündeki erkeklere prostat kanseri taraması yapılmalıdır.
Aile Öyküsü
Yapılan çalışmalar hastaların yaklaşık % 15’lik bir bölümünde diğer aile üyelerinin de prostat kanseri öyküsü olduğunu ortaya koymuştur. Prostat kanserinin oluşmasından sorumlu kimi gen grupları tanımlanmıştır.
Ailede prostat öyküsü olanlar 40 yaştan sonra her yıl düzenli kontrol yaptırmalıdır.
Bunların yanı sıra, obezite ve sigara kullanımı da prostat kanseri için tanımlanan risk faktörleri arasındadır.
Belirtiler
Lokalize (prostata sınırlı) prostat kanseri sıklıkla hiçbir belirti vermeden gelişir. Bazen şu belirtileri verir;
- İdrar yaparken yanma
- İdrarda zorlanma ve idrarda kanama
- Kesik kesik işeme
- Semende kanama
- İleri evrede kemik metasazları, buna bağlı kemik ağrıları ve bazen kırıklar
- Şikayetleriyle başvuran hastalarda genellikle tesadüfen saptanır.
Tanı Yöntemleri
Tarama amaçlı olarak kullanılan yöntemler parmakla rektal muayene (prostata yönelik) ve kan testi ile PSA ölçümüdür.
Kanserin Tanısında PSA Testi ve Prostat Muayenesi
Kan örneğiyle bakılan PSA (prostat spesifik antijen) testi ile prostat kanseri erken teşhis edilebilir. Prostat kanserinin erken teşhisi, tedavi olanaklarının artması açısından önemlidir.
PSA, kanser dışında bengin prostat hiperplazisi – BPH (prostat büyümesi), prostatit (prostat iltihabı), cinsel ilişki, biyopsi, rektal prostat muayenesi, idrar yolu enfeksiyonu, idrar yolu girişimleri (sonda takmak) ve ameliyatları sonrasında yüksek çıkabilir.
Bu sebeple PSA’nın yüksekliği kanser olduğu anlamına gelmediği gibi düşüklüğü de kanseri ekarte etmek için yetersiz kalabilir. Bu sebeple prostat kanserinin taraması ve teşhisinde PSA testi, prostat muayenesi ile desteklenebilir. Bu tetkikler sonucu prostat kanserinden şüphelenilen hastalara prostat kanserinin teşhisi için bazı ilave tetkikler yapılabilir
Multiparametrik MR
Prostat kanseri şüphesi olan hastalarda tanıyı destekleyebilecek en gelişmiş görüntüleme yöntemidir. Kanserli olan hücre ve dokular hücre yoğunluğundaki artış ve kanlanma gibi kimi özellikleriyle sağlıklı olan dokulardan farklı bir görüntüye sahiptir. Bu sayede multiparametrik MR ile görüntülenmeleri mümkündür.
Bunun yanı sıra, Multiparametrik MR ile tümörün prostat kapsülünü aşıp aşmadığı ve olası lenf nodu sıçramaları tespit edilebilir. Ayrıca bu MR görüntüleri hastaya prostat biyopsisi yapılırken kılavuz olarak da kullanılabilir.
Prostat Biyopsisi
Mikroskop altında incelemek ve çeşitli testler yapmak amacıyla, vücudun herhangi bir kısmından doku ya da hücre parçası alınması işlemine biyopsi denir.
Prostat biyopsisinde de prostatın farklı bölgelerinden örnekler alınır. Standart prostat biyopsisinde, lokal anestezi altında rektuma yerleştirilen özel bir cihaz yardımıyla prostattan rastgele parçalar alınır. Daha sonra, patolojik incelemelerde bu dokular içinde kanserli hücre olup olmadığına bakılır.
MR- Füzyon Biyopsi
Bu yöntemde hastanın daha önce çekilen multiparametrik MR görüntüleri, prostat biyopsisi yapılan ultrason cihazına aktarılarak tümörün tam yeri belirlenebilmektedir.
Böylelikle klasik biyopsilerdeki gibi “rastgele” parça almak yerine “hedef gözeterek” direk şüpheli odaktan biyopsi yapılır. Tümörün ya da şüpheli odağın tam yeri bulunabildiğinden çok sayıda parça almak yerine bu yöntemle daha az örnek alınması yeterli olabilmektedir.
Füzyon biyopsi uygulaması iki yöntemle yapılabilir. Bunlardan birisi perineal bölgede ciltten girilerek yapılan transperineal yöntemdir. Bu yöntem genel veya lokal anestezi ile yapılabilir.
Diğer yöntem ise rektumdan girilerek yapılan transrektal yöntemdir. Bu yöntem de lokal anesteziyle yapılabilmektedir.
Tedavi Yöntemleri
Prostat kanseri tespit edildikten sonra tedavi, hastalığa bağlı faktörler (evresi, yaygınlığı) ve hastaya bağlı faktörler (genel durumu, yaşı, ek hastalıkları) göz önünde bulundurularak planlanır.
Prostat kanserinin tedavisi; ameliyat, radyoterapi, hormonoterapi şeklinde düzenlenebilmektedir. Hastanın içinde bulunduğu şartlar ve genel durumu göz önüne alınarak tedavi şekli belirlenir.